Dolar 32,2066
%0.01
Euro 35,0486
%0.12
Altın 2.528,380
%1.11
Bist-100 10.743,00
%0.93

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

YOKSA SAYGI YOKSA ADALET,  BU İŞİN SONU REZALET

Yoksa Saygı!

Ülkemizde şu an yaşadığımız birçok problemin temelinde saygı kavramının giderek yok olması yatıyor. Saygı kavramı en temelde aileden başlar. Kişinin anne babasına ve diğer aile büyüklerine olan hürmeti ile  saygının ilk adımını atar. Daha sonra okulda öğretmenlerine ve arkadaşlarına, yolda trafik kurallarına, siyasi görüşü olarak başka görüşlere (bölücüler hariç), iş yerinde iş arkadaşlarının hakkına saygı ile listeyi sıralayabiliriz. Maalesef ki saygı kavramı ilk halka olan aileden başlıyor kırılmaya ve bozulmaya. Ve sonrasında dalga dalga topluma sirayet ederek kimsenin birbirine saygısı kalmıyor. Özellikle de kendi hakkını koruma adı altında başkasının hakkını gasp ederek.

Sporda ise saygı kavramını diğer konularda olduğu gibi felaket ötesi. Özellikle de futbolda. İster dört büyükler olsun ister diğer takımlar olsun hakem yönetimleri açısından haksızlığa uğramayan yoktur. Alt ligler ve altyapı maçlarında ise durum daha da felaket. Kısaca söyleyecek olursak ülkemizde hakem yetiştirme ve yönetimi konusunda oldukça başarısız olduk. Tabii başarısızlığın baş mimarı TFF ve MHK idarecileridir. Yetiştirme ve yönetimin dışında klasmana yükselme konusunda da kendi aralarında birbirlerinin hakkına saygı duymadıkları her geçen gün farklı bir itiraf ile gün yüzüne çıkmaktadır. Sadece TFF ve MHK değil bu kötü gidişatın sorumlusu. Başta 4 büyük kulüp olmak üzere diğer kulüp başkanları ve o başkanlara sorgusuz sualsiz itimat taraftarların da sorumluluğu var.

Yoksa Adalet!

 Hayatımızın her alanında haklarımızın korunması ve adaletin sağlanması için devletin ve kurumlarının belirlediği birçok yasa ve kanunlar var. Gelin görün ki yukarıdaki değindiğim saygı kavramının toplumda yok denecek kadar azalmasından dolayı yasa ve kanunlarda göreceli hale geldi.

 Özellikle futbol adalet konusunda ülkemiz tam  bir bataklık maalesef. Gündemimiz hakem yönetimleri deki adaletsizlik ama sadece buna odaklanmak  sığ bir bakış açısı olur. Futbolun ilk adımı olan altyapılarda futbolcu seçmeleri ile başlayan bu adaletsizlik, antrenör yönetimleri, idareci ve başkanların eyyamları ile devam etmektedir. Tabii ki azda olsa, istisnai adil davranan antrenör yönetici ve başkanları bu genellemeden ayrı tutuyorum.

 Geldiğimiz noktada ülke olarak hepimiz hakem yönetimleri den muzdarip ve şikayetçiyiz. Lakin kendilerine yapılan bir haksızlıkta mangalda kül bırakmayan  başkan, yönetici ve taraftarlar, başka maçta rakiplerine haksızlık yapıldığında 3 maymun oynuyorsa hiç kimse futboldan ve hakemlerden adalet beklemeyin. Eğer adalet istiyorsak önce birbirimizin hakkına saygı duyarak haksızlığa karşı birlikte hareket etmek yapılacak en doğru hareket olacaktır. 

Bu işin sonu rezalet!!!.

Maalesef işin sonunu, Ankaragücü- Çaykur Rizespor maç sonrası Ankaragücü başkanı daha doğrusu eski başkanı Faruk KOCA tarafından hakem Halil Umut MELER'e yapılan aşağılık bir saldırı ile gördük. İleride bu olayın daha çirkinini daha kötüsünü yaşar mıyız bilmiyorum. Ama geçmişte yaşandı.

Ortada bir suç ve suçlu varsa birde o suça sürükleyen nedenler vardır... Futboldaki bu kara gecenin suçlusu Ankaragücü eski başkanı Faruk KOCA'dır. Onu bu suça sürükleyenler ise TFF ve MHK'dir. Yanlış anlaşılmasın suçluyu savunacak değilim. Aynı şiddetle kınıyor ve reddediyorum. Ama bataklık da göz ardı edilmemeli. Bataklıktan derken TFF ya da MHK'nin kurumsal yapısını kastetmiyorum. O kurumlar içerisindeki yapılanmalar dan bahsediyorum. Özellikle son dönemlerde yapılan itiraf niteliğinde ki açıklamalar,  hakem camiasında ki illegal yapılanmalar ile nasıl bir çarkın döndüğü gün yüzüne çıkmıştır. İzmir gurubu, Ankara gurubu, eski hakem oğlu yeğeni dayısı vs... Liste uzayıp gidiyor. Bunları ben demiyorum, geçmişte içlerinde bulunan itirafçıların söylemleri.

 Yanlışı yanlışla kapatarak kendi kusurunu bastırmak!!!

 Bu çirkin saldırıdan sonra acilen toplanan TFF yönetimi 'liglerin süresiz ertelendiğini' açıklayarak bir yanlışa da kendileri imza attı. Teşbih de hata olmaz, hakemin maçın içerisinde yanlış düdük çaldığını idrak ettikten sonra tepki veren futbolcuyu baskılamak için kart göstererek süspanse etmesine benziyor. Yani TFF bu kararla kendi hatalarını ve beceriksizliğini örtmeye çalışıyor. Hem de yakın zamanda Fairplay ödülü verdiği bir kulüp başkanı bu olayın faili. Şimdi federasyonla oturup Fair Play ödülüne layık gördükleri kulüp başkanın nasıl böyle bir saldırgan karaktere dönüştüğünü muhasebe etmesi gerekmez mi?

Geçmişte daha çirkin olaylar da yaşandı. Yine bir Rizespor maçı sonrası Fenerbahçe'nin takım otobüsü kurşunlanarak tüm takım ölümden döndü. Bu hain olaya rağmen ne böyle bir karar alındı ne de bir yaptırım uygulandı. Olan Fenerbahçe'ye oldu. Maçları dolu dizgin giderken ve şampiyonluğuna kesin gözüyle bakılan  takım,  bu olay sonrası bir daha şampiyonluk yüzü görmedi.

  Netice olarak yaşanan bu utanç verici olay sonrası kimse tüm suçu hakem yumruklayan insan müsveddesine yükleyerek işin içinden sıyrılamaz. Olaydan sonra tutuklanan bu müsveddenin hakemden, ailesinden ve herkesten özür dileyerek istifa etmesi yetmeyecek. Gereken ceza neyse çekmesi gerekir.  Aynı şekilde TFF başkan ve yönetimi ile MHK de istifa etmelidir. Yerine gelecek başkan ve yönetim ise, tensip ile atanarak değil seçim ile belirlenmeli. Böylece TFF ve MHK içerisinde illegal yapıların önü kesilerek daha adil, saygılı ve şeffaf bir yönetim ortaya çıkmalı ki! Bir daha da bu tarz çirkin olayların yaşanmasının da önüne geçilmeli.

Saygı, hoşgörü ve adalet içerisinde, Sağlıcakla ve sporla kalın.