Dolar 32,2066
%0.01
Euro 35,0486
%0.12
Altın 2.528,380
%1.11
Bist-100 10.743,00
%0.93

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

TEBRİKLER FİLENİN SULTANLARI! KÜLTÜRÜMÜZDE YAŞAYAN İKİ SPOR DALI VE GELEN BAŞARILAR

2023 CEV Avrupa Şampiyonasında finalde Sırbistan'ı kıran kırana geçen ve heyecanlı bir mücadele sonrası galip gelerek şampiyon olan bayan voleybol milli takımımızı ne kadar tebrik etsek azdır. Bu sene Milletler Ligi'nde de şampiyon olarak bir yıl içinde ikinci defa göğsümüzü kabarttılar. Sahada mücadele eden sporcuların arkasında olan Voleybol Federasyonu başkanı sayın Mehmet Akif ÜSTÜNDAĞ olmak üzere emeği geçen tüm çalışanları millet olarak kutlarız. Neticede takım sporları olarak ülkemize hem kulüp ve hem de milli takım olarak en çok kupa ve başarıları getiren branş voleybol. Bireysel sporlar içerisinde de aynı gururu ve sevinci yaşatan branş ise kuşkusuz ata sporumuz güreş. Tabi ki son yıllarda okçuluk, boks ve tekvando gibi branşlarda gelen başarıları görmezden gelemeyiz. Ancak dikkat çekmek istediğim husus başka!

Gelin biraz geçmiş zamana yolculuk yapalım!

  Yaşım itibariyle 80'li ve 90'lı yıllara yetiştik. Televizyonların daha yeni hayatımıza girip her evde olmadığı dönemler. Hatta köylerde elektriğin daha yeni yeni hayatımıza girdiği zamanlar. Dönemin en büyük sosyal aktivitelerinden biri ise aile ve akrabalar arası randevu almadan birbirlerine misafirliğe gelip gitmekti. Biz de  misafirliğe gittiğimiz yerde  veya  misafir gelecek ailede yaşıtımız bir çocuk varsa bilirdik ki bu misafirliğini en önemli eğlencesi güreş olacak. Sohbet muhabbetin ortasında "hadi bakalım çocuklar bi güreş tutun bakalım hanginiz pehlivan!" sesi ile başlayıp kimin galip geldiğine bakılmadan hepimiz bir aferin ile mutlu olan çocuklardık. Sadece misafirlik ile sınırlı değildi millet olarak güreşe olan ilgimiz. Özellikle köy düğünlerinden sonra gençlerin birbirleriyle göz kararı eşleştirilerek yapılan güreşler, o düğünün en güzel finali niteliğindeydi. Hele bir de düğünü yapan ailenin varlıklı ve bonkör olması güreşinde mahiyetini ve heyecanını arttırıyordu. Bunun yanında festivaller, şölenler,  geleneksel ve yöresel olarak yapılan güreş müsabakaları derken liste uzayıp gidiyor. Yani kısacası güreş ata sporumuz olması sebebiyle vazgeçilmez bir yaşam tarzı ve kültürümüzdü. Güreş gibi ata sporumuz olmasa da voleybolda da önemli bir kültüre sahibiz. Bugün her okulun bahçesinde, sosyal tesislerde, kamu ve özel kuruluşların kendi kullanımına ayrmış olduğu spor alanlarında baktığımızda muhakkak voleybol sahası mevcut. Geçmiş dönemlerde de şimdiki kadar imkanlar kısıtlı gibi görünse de, iki ağacın arasına girilen ip ve bir sopa ile göz kararı çizilen voleybol sahası bu aktivite için yeterliydi.

      Anlatmış olduğum iki sporun kültürümüz de bu kadar yer alması neticesinde ülkemize sportif olarak ne kadar başarı ve şampiyonluk olarak geri dönüşüm sağladığını dilim döndüğünce vurgulamaya çalıştım. Buna dünyada örnek verecek olursak, kuzey ve İskandinav ülkelerinin buz sporlarında, Afrika kökenli sporcuların atletizm de, Güney Amerika ülkelerinde futbolda ön plana çıkması gibi. Kısa bir özeleştiri yapacak olursak, coğrafi ve mevsimsel olarak buz ve su sporlarında da daha fazla söz sahibi olabilirdik!  İlgili federasyon yetkililerinin bu konuda kendilerini sorgulamaları eminim ki yerinde olacaktır. Federasyon yetkililer değinmişken, bu başarıların en büyük mimarları olan Güreş Federasyonu başkanı Şeref EROĞLU ve Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif ÜSTÜNDAĞ'a ayrı bir parantez açmak gerekir. Özellikle şahsen tanıdığım Şeref EROĞLU için ilerleyen zamanda ayrı bir yazı kaleme almak istiyorum. Başında bulundukları federasyonun ilk basamağı olan sporculuktan başlayarak antrenörlük ve  yönetim gibi tüm basamaklarını tek tek ve sağlam basarak çıkmaları belkide bu başarıların en önemli paydasıdır. Bir federasyonu yada spor kulübünü yönetmek için sadece sporun içinden gelmek yetmiyor. Veya sadece yönetimden ve organizasyondan anlamakta yetmez. Hem sporun içinden gelmek hemde yönetim ve organizasyona hakim olmak gibi bileşenler bir araya gelince başarının da kaçınılmaz olmasına, güreş ve voleybol federasyonu en güzel örnek olsa gerek. Çünkü bazı federasyonlarımız da var ki! Siyasi ve ticari emeller için basamak olarak kullanılan. Neyse boyumuzu aşan konulara girmeyelim.

   Son olarak voleybolda gelen başarının sevinci de kursağımızda bırakılmak istendi. Bir tarafta bahse konu bir oyuncunun saha dışında ki( benim ve toplumun genelinin tasvip etmeyeceği ) yaşantısı bilinçli bir şekilde dini hassasiyeti olan toplumun gözüne sokulurcasına servis edilirken, diğer taraftan ise laiklik ve Atatürkçülük istismarı ile toplum içerisinde nifak tohumları ekilmeye çalışıldı. Ülkemizdeki yapılan her ayrıştırıcı ve çatışma ortamı yaratmak için yapılan eylemlerde olduğu gibi bu konuda da iki tarafın çatışması için yapılan eylemler yine aynı kaynaktan beslenmektedir. Neyse ki milletimiz böyle konularda antrenmanlı olduğu için cılız sosyal medya tartışmaları ile kısa sürdü.

Sağlıcakla ve sporla kalın