Dolar 32,2329
%0.1
Euro 35,0746
%0.19
Altın 2.526,670
%1.04
Bist-100 10.741,00
%0.92

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

SEKİZ DUYULARIMIZ NELERDİR VE BİZİM İÇİN ÖNEMLERİ NEDİR?

Sekiz duyumuzu öğrenmeye devam edelim. Bu hafta oral, görsel, koku ve interoseptif duyuyu sizlere anlatacağım.

Oral

Çocuklar bebeklik döneminde bir keşif yolu olarak oral yolu benimser ve buldukları nesneleri ağızlarına sık sık götürerek nesneleri bu şekilde tanımaya çalışırlar ve oral girdi oluşturarak ağız farkındalığını arttırırlar.Bazen ise kendilerini sakinleştirmek, rahatlatmak ve ağız farkındalığını arttırmak için bu yola başvurdukları bilinen bir durumdur (emzik emmek gibi.) Oral- motor becerilerin gelişimi açısından 2 yaşına kadar bu oral girdilerin olmasını ağız farkındalığı, dil becerileri ve anlamlı sesler çıkarmak adına olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz. Ancak 2 yaşından sonra bu oral girdi arayışının yavaş yavaş azalması gerektiği ve artık nesneleri tanımak adına ellerini kullanmaya başlanması gerekir.

Eğer çocuğumuz 2 yaşından büyük olduğu halde hala; Kendisini ve diğer insanları ısırıyorsa, ağzına sürekli bir nesne (oyuncak vs. ) almak istiyorsa, kıyafet kollarını, yakalarını ısırıyor veya emiyorsa, başparmağını emiyorsa, kalemlerini sıklıkla ağzına götürüyorsa, tükürük kontrolü yok ve fazla akıyorsa, ağızında hareket ve uyarılma ihtiyaçlarından ötürü sık sık gürültü, uğultu, mırıldanma, ıslık çalma ve boğaz temizleme sesleri çıkarıyorsa bu durumlarda bir oral arayış belirtisinden bahsedebiliriz.

Ayrıca çocuğunuz çevreden yoğun duyusal girdi alıyor ve bu girdileri işlemlemekte zorlanmalar yaşıyorsa, ‘duyusal aşırı yüklenme (sensory overload)’ yaşıyor ve dolayısıyla düzenleyemeyeceği kadar çok duyusal girdiye maruz kaldığı için öfkelenme, heyecanlanma, mutlu olduğunda yani duygu durumlarında kendini regüle edebilmek adına farklı yollara başvuruyor olabilir. Bu yollardan biride oral yoldur. Çünkü emmek, ısırmak gibi oral girdiler çocuklar için rahatlatıcıdır. Çene güçlü bir kas olduğundan, burada uygulanan basınç vücuda rahatlatıcı bir etki verecektir. Bu durum; çocuklarımızın kendilerini sakinleştirmek, regüle edebilmek ve bulundukları durumda hızlı organize olabilmek adına yaptıkları bir davranış olabilir.Bu oral arayışı bitirmek, çocuğun ağız hijyenini sağlamak, akran zorbalığına engel olmak ve dil ile ses becerilerini desteklemek için ergoterapist eşliğinde buna yönelik aktivitelerle seansa başlamak en doğrusu olacaktır.

Görsel

Vizüel (görsel) duyu, görsel olarak algıladığımız her bilginin oksipital lobda algılanıp günlük hayatta bununla bağlantılı olarak kullanacağımız yeteneği organize eden beyin bölümüne bilgi aktarılır. Bu bölümün iyi çalışması, objeleri tanıma, el-göz koordinasyonu, hareket eden nesneleri takip etme, dikkat-koordinasyonu sağlamak ve hareket algısı oluşturmak gibi sayısız alanda temel oluşturur. Görsel beceriler, görme yeteneğine bağlıdır ve bu da gözlerin uygun bir şekilde kontrol edilebilmesi ve göz kaslarının verimli bir şekilde kullanılmasını gerektirir.

Kontrollü göz hareketleri; objeleri bulmak, hareketli objeleri takip etmek, odaklanabilmek, el göz  koordinasyonu sağlamak için gereklidir.

Görsel İzleme; göz takım çalışması ve görsel algı gibi görsel işleme becerileri, tüm çocukların açıkça görmeye ek olarak ihtiyaç duydukları gelişim becerileridir.

Bu beceriler normal şekilde gelişmezse, çocuklar okuma gibi zorlayıcı görsel görevlerle mücadele edebilir.

Görsel duyunun sağlıklı çalışmaması durumunda bir aktiviteye uzun süreli odaklanmakta zorlanma, dikkatin çabuk dağılması, göz kontağının sınırlı olması, karanlık ortamları tercih etme, güneşli ortamlardan rahatsız olma ve huysuzlanma gibi sorunlar yaşanılabilir. Bu becerileri desteklemek için ergoterapist eşliğinde buna yönelik aktivitelerle seansa başlamak en doğrusu olacaktır.

Koku

Koku duyusu günlük yaşamınızda önemli bir rol oynamaktadır. Öyle ki koku duyusu insanın anne karnında en önce gelişen duyulardan biridir. Bebek doğduğu zaman da anne kokusunu diğer kokulardan ayırt edebilir. Koku duyusunun  tat duyusu ile büyük bir bağlantısı vardır ki koku duyusu tatmanın zaten %40 dır. Koku duyusu bir diğer ayırtedici özelliği beyinde talamusa uğramadan direkt olarak koku korteksine giden tek duyu olmasıdır. Talamus vucuda gelen çeşitli uyaranlara karşı bir filtre görevi yapar. Koku hariç tüm duyusal uyaranlar için bir ara istasyon olan talamusun koku duyusunda filtre görevi yapmaması ile kokuya verilen yanıtları da etkiler.Örneğin bir odanın içinde ağır bir koku varsa bir zaman sonra bu odadaki kişiler bu kokuyu hissetmezler. Burada devreye giren kısım ise burunda bulunan reseptörlerdir. Bu reseptörler kokuyu algılar ama aynı kokuyu bir zaman sonra beyne herhangi bir uyarı göndermeyi bırakırlar. Buna ‘'koku adaptasyonu’' denir. Burun kendi içinde filtrelemeyi yaptığı için talamusta herhangi bir işleme ihtiyaç duyulmaz. Burundan çıkan sinyaller doğrudan beyindeki ilgili merkezlere giderken talamusa sadece bilgi verir. Sonuç olarak talamus koku duyusundan haberdar olur ama diğer duyularda yaptığı gibi koku sinyallerini isteğine göre durdurma şansı yoktur. Koku duyusunun az çalıştığı zamanlar çocuk kendini zararlı yiyecek, ortam ve objelerden koruyamaz. Besinlerin tatlarını yeterince algılayamadığı için beslenmesini de etkiler. Fazla çalıştığı anlarda ise ortama adapte olamama, rahatsız olma, dikkat dağılması, besin seçiciliği gibi davranışlara sebep olabilir. Koku becerisini desteklemek için ergoterapist eşliğinde buna yönelik aktivitelerle seansa başlamak en doğrusu olacaktır.

İnteroseptif

İç organlarımızdan gelen duyulardır. Acıkma, susamışlık hissi, tuvaletinin geldiğini hissetme, uykunun geldiğini hissetme gibi günlük yaşamdaki birçok hayatsal faaliyetin anlamlandırılmasını sağlar. İnteroseptif duyu aynı zamanda duygu durumunun oluşmasında etkilidir. Bazı insanların açken sinirli, agresif olması ve yemek yedikten sonra mutlu olması buna örnek gösterilebilir. Hiperaktif çocuklarda açlık, susuzluk vb. duyusal ihtiyaçlar onları sinirli yapabilir. Vücut ısıları ya da kalp hızlarındaki az bir değişiklik dikkatlilerinin dağılmasına, rahatsız olmalarına neden olabilir. Az bir ağrıyı bile şiddetli hissedebilirler. Hiperaktif çocuklar interoseptif duyuların beyine iletilmesi için daha yoğun uyarana ihtiyaç duyarlar. Susuzluk veya açlık hissetmeyebilir, bayılana kadar yorularak dinlenme ihtiyacı hissetmeyebilir. Ağrı ile gıdıklanmayı ayırt edemeyebilir. Bu becerileri desteklemek için ergoterapist eşliğinde buna yönelik aktivitelerle seansa başlamak en doğrusu olacaktır.

 

Daha ayrıntılı sorularınız ve yönlendirmeler için benimle @ergoterapistvolkan instagram adresinden ve [email protected] mail adresi üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

Herkese sağlıklı günler dilerim.