Dolar 32,2329
%0.1
Euro 35,0746
%0.19
Altın 2.526,670
%1.04
Bist-100 10.741,00
%0.92

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°

İNCE SİYASET

Öncelikle tüm okurların Ramazanı Şeriflerini tebrik ediyorum.
 
Bu İstanbul Gündemi gazetesindeki ilk yazım. Umut ediyorum ki son olmaz ve her sayıda sizlerle hasbihal şansımız devam eder.
 
Değerli dostum Gazetenin imtiyaz sahibi kıymetli arkadaşım ?bir köşe yazısı yazar mısın?? dediğinde klasik bir düşünce ?ne yazayım?? sorusu geldi aklıma.
 
 
Türkiye´de yaşıyoruz ve her gün birden fazla gündemi olan bir ülkedeyiz, hatta kimi zaman gün içinde birden fazla gündeme tanıklık ettiğimiz olmuştur. Bazen düşünüyorum da bu durumdan dolayı şanslı mıyız, yoksa bahtsız mıyız bir anlam veremedim açıkçası. Fakat bildiğim ve emin olduğum bir şey var ki; o da tarihe tanıklık ediyor oluşumuzdur.
 
 
Yaşım gereği 1990´lı yılların başından bu yana ülke gündemine kimi zaman yoğun, kimi zaman daha hafif bir ağırlıkla tanıklık ettik. Neler görmedik ki ? Terörün; ülkenin şehirlerini işgal etmesi mi dersiniz, ekonomik krizler mi dersiniz, Post Modern darbeler mi dersiniz, binlerce fail-i meçhullerin yaşandığı dönemler mi dersiniz... Tarihin en önemli toplumsal olaylarından tutun da, tarihin en önemli başarısız askeri darbe girişimlerine kadar hepsine birebir tanıklık ettik. Tabii ki sonuç olarak geldiğimiz nokta 2018´in sıcacık bir Ramazan akşamı?
 
 
Mutlu muyuz? Türkiye´de yaşadığım için evet mutluyum. Çünkü çok değişken ve hareketli bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu durum kimi zaman avantajlı olsa da kimi zaman dezavantajlı olabiliyor. Çünkü hareketli bir siyasi gündemi olan ülkede yaşıyorum. Bir bakmışsınız mecliste yumruklar havada uçuşur, bir bakmışsınız tüm ülke, her siyasi görüşten insanlar bir olay karşısında tek yumruk olmuş. Bütün bu renklerin ve daha sayamadığım bir çok rengin içinde bulunduğu, bünyesinde karıldığı bir coğrafyada, kozmopolit bir yapının içinde, her kültürden, dinden, inançtan, mezhepten insanın yaşadığı bir coğrafyada yaşamak; herhalde her konuda az da olsa bir fikir sahibi olmaya zorluyor bizleri. ?Gazetede yazar mısın?? sorusunun karşılığında, ?Ne yazayım?? sorgulamasının beni rahatlattığı nokta da bu olsa gerek. 
Toplumumuzda her kesimden insanın, her konuda mutlaka bir fikir beyan etme hastalığı, bu toplumun bir parçası olarak sanırım bende de var. O sebeple madem bir köşe vermişler dökeyim içimi dedim. Tabii burada herşeyi yazamam. Daha doğrusu tümden içimi dökemem. Bu giriş, tanışma ve selamlaşma hasbihali olsun fakat bu kadarla da sınırlı bırakmam. Elime fırsat geçmişken dökülmeliyim biraz da dimi?
 
 
İçinde bulunduğumuz şu güzel günlerde seçimden başka neyden bahsedebilirim ki? O halde ben de 24 Haziran seçimleri diyorum? Öyle çok uzun uzun yazmayacağım, sadece birkaç anektod, daha doğrusu kişisel yorum beyan edeceğim. Bir sonraki yazımda ise bu yorumlarımın detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
 
24 Haziran artık hepimiz için aynı şeyi ifade ediyor. Türkiye ilk Başkan´ını seçecek. Benim fikrim kimin başkan olacağının bir öneminin olmadığı yönünde ağır basıyor. Tabiiki birine oyumu vereceğim fakat sonu belli bir maçı izlemek istemedim sanki. Durup durduk yere bir anda erken seçimin gündeme gelmesi, hepimize bir çok şeyi düşündürdü. Bana da en çok, ?Devlet siyaseti eline aldı, ince bir siyaset güdüyor? fikrini uyandırdı. Buradaki ? İnce Siyaset? söylemimle bir çoğunuz, CHP´nin Cumhurbaşkanı Sayın Muharrem İnce´yi kastettiğimi düşünecektir eminim. Haksız da sayılmazsınız ama sadece Muharrem İnce değil kastettiğim. Daha fazlası?
 
 
Ne dersiniz? Tüm detaylarıyla bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle? 
Esen Kalın?