Dolar 32,2138
%0.16
Euro 35,1087
%0.05
Altın 2.467,320
%-0.02
Bist-100 10.172,00
%0.13

Pzt

-8°

Sal

-12°

Çar

-3°
Player yükleniyor...

DENEYİMLİ EĞİTİM İNSANI SABRİ ŞENEL: 'BAŞKA TÜRKİYE YOK! HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKMALIYIZ'

  • İstanbul Gündemi
  • 03.02.2021 - 16:39

Pandemi sürecinin, eğitim başta olmak üzere birçok sektörde yaratmış olduğu sıkıntıları konuştuğumuz söyleşide, deneyimli eğitimci Sabri Şenel, samimi açıklamalarda bulundu. Şenel, “Asıl önemli olan bu tür süreçlere eğitim ve bilim ile hazırlıklı olabilmek. Gönül isterdi ki aşıyı biz üretelim ama derde dermanın yerlisi ithali olmaz. Farklılıklarımızı, zenginlik olarak kabul etmeliyiz. Aramızdaki duvarları yıkma zamanıdır. Herkes bu nimetin farkına varacak” dedi.

“EĞİTİMİN SORUNLARI, EĞİTİMİN ORTAK AKLI İLE ÇÖZÜLÜR”

-Covid-19 salgınında ikinci dalgayı yaşıyoruz. Bu salgının sektörel yansımaları da oldu. Siz de bir sürücü kursu sahibi ve aynı zamanda da bir eğitim insanı olarak; bu süreç sizin açınızdan nasıl geçti ve nasıl geçmeye devam ediyor? Önümüzdeki süreçte size bu nasıl yansıyacak, neler olacak? 

“Dünya bir Covid-19 gerçeği ile tanıştı. Çin‘de başlayan, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan bir süreç. Bu durumdan en çok etkilenen sektör belki de bizim de içinde bulunduğumuz eğitim sektörü oldu. Eğitim, ülkenin olmazsa olmazı. Covid-19’a şifa arıyoruz. Bu, bilim, ilim ve öğrenme ile olur. Covid-19, bir an önce bu ülkenin gündeminden çıksın. Koronavirüs gibi, Allah korusun yarın bir gün başka bir hastalık ile mücadele edebilmek için bir refleks gerekiyor. Bu da eğitimle mümkündür. İnsanlık, milletle ve inançla tanınıyor. Şu anda büyük bir felaketle karşı karşıyayız, insanlığın ortak sorunu. ‘Ak akçe kara gün içindir’ derler ya... Bu duruma hazırlık yapmalıydık. Dünyada eğitime devam eden ülkeler var. Hiçbir insanımızın burnu bile kanamasın isteriz ama hayat devam ediyor. Bir yandan eğitim devam edecek, diğer yandan da aynı zamanda istihdam kapısı. Bütün dünyada şu anda birçok sektör kötü durumda. Okul sayılarının bölgemizde çok fazla artması gerekiyordu. Eğitim konusunda dersliklere yatırım yapılması gerekiyordu. Milli Eğitim bakanımızın, siyasi partilerimizin, bu ülkede yaşayan herkesin ortak noktası eğitimdir. Eğitimin sorunları, eğitimin ortak aklı ile çözülür.”

“MAZERET ÜRETMEMELİYİZ”

“Ortak paydaları öğreten, bir millet bilincini veren, tarih boyunca Türk milletinin yaşadığı bu gerçeklerin evlatlarımıza aktarıldığı eğitim, bilim yuvarları gerekiyor. Salgın hastalıklara karşı sağlık konusundaki refleksimizin olması gerekir. Bunun da eğitimle olması gerekiyor. Çok kolay bir biçimde tedbirimizi alabilirdik. Eğitimi ihmal edemezsiniz. Şu an okullar kapalı. Yüzlerce çalışanımız var. İnsanlar haklı, çalışanlar da haklı, veli, öğrenci de haklı... O yüzden mazeret üretmemeliyiz. Yapılması gereken hazırlıklı olmaktır, süreci iyi yönetmektir.”

“BEN YAPTIM DEMEKLE OLMAZ!”

“Güzel şeyler olmuyor mu, oluyor. Sağlık Bakanlığı’nın süreçte yaptıklarını izledik. Çok da güzel şeyler oldu. Bu ülkenin insanı olarak doğru şeyleri elbette alkışlayacağız, yanlışa da yanlış diyeceğiz. Bu, eğitimde de olsa, ekonomi de olsa dimdik durmak zorundayız ki bu ülkeyi var eden, bu ülkeyi taşıyan ortak akıldır. Ben yaptım demekle olmaz. İktidarın görevi icraat yapmaktır, muhalefetin görevi yanlışı uyarmaktır. Her şeye karşı çıkıp her şeye karışmakla olmaz. ‘Dediğim dedik çaldığım düdük’ mantığı ile bu ülke idare edilemez Bu ülkenin idare edilmesinin en güzel yolu, yaygın demokrasinin her alana yansıtılmasıdır. Demokrasiyi makyajlayıp gizli maksatların zırhı yapmanın bir anlamı yok.”

“BAŞKA TÜRKİYE YOK” 

“Birisinin yapılan yanlışları söylemesi gerekiyor. Bu ülkenin önünü açacak olan siyaset kurumudur. Fakat siyaset kurumu, bir geçim kapısı olarak görülüyor. Herkesin bir siyasi görüşü olabilir. Bunu saygıyla karşılamak lazım ama bu görüşlerin maske olarak kullanılmasını tasvip etmiyorum. Din Allah’ın dini, Atatürk bu ülkenin kurucu kahramanı. Bugün bu röportajı yapabiliyorsak, özgürce nefes alabildiğimiz içindir. Başka Türkiye yok, dünya nereye gidiyor? Bunun hesabını iyi yapmamız lazım.”

“KURSLARA TALEP AİLELERDEN GELİYOR”

“Eğitimde ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Herkesi Anadolu lisesine doldurarak bunları çözemezsiniz ki… KPSS sınavını çıkaran kimdi, Ecevit. Şu anda rahmetle anıyoruz. Devlet memuru olmak için girilen sınav. Üniversite sınavlarımız da güzel sınavlardır. Bu tip sınavlar, garibanın hakkını arayıp alabildiği sınavlardır. Tüm dünya üzerinde en iyi lise eğitimi veren ülkeler içerisindeyiz. Çünkü arkasından üniversite sınavı geldiği için ister istemez seviye yükseliyor. Ama kurslar var. Devlet olarak lisede ver bu eğitimi. Kurslara ihtiyaç duyulmasın ama insanlardan da talep var. Matematik, fizik gibi derslerde, insanlar çocuklarına fazladan eğitim aldırmak istiyor. Kurslar, bu açığı kapatıyor. Şu anda okullar kapalı, nerede öğrenecek çocuk matematiği? Online eğitim hiç yoktan iyidir ama işin doğrusu yüz yüze eğitimdir.”

“KURUMUMUZA YÖNELİK BÜYÜK BİR İLGİ VAR”

-Peki sürücü kursları ve mesleki eğitim kursları da diğer eğitim alanlarında olduğu gibi darbe yedi mi?

“Geçen yıl Mart ayından sonraki büyük kapanma döneminde kepenkleri indirdik. Daha sonra açıldık ama birebir teorik eğitimleri online olarak gerçekleştirdik. Direksiyon eğitimlerimiz devam etti. Direksiyon sınavları da geçtiğimiz hafta başladı. Şu anda eğitimlerimize ve sürücü belgesi vermeye devam ediyoruz. Ümraniye’nin en eski kurslarından birisiyiz, 32 yıldır buradayız. 60 bin civarında kişiye sürücü belgesi verdik. Kurslarımızdan ötürü çok büyük bir memnuniyet var. Ümraniye’nin, İstanbul’un kurumumuza gösterdiği ilgiye teşekkür ediyorum.”

“ÇÖZÜM BULMAK İNSAN OLARAK BİZİM VAZİFEMİZ”

-Aşılamalar başladı. Pandemiden sonra bu yıpranmışlığın onarılacağını düşünüyor musunuz?

“1999’da musibet bir deprem oldu. Büyük bir felaket ile karşı karşıya kaldık. Sosyal ve ekonomik sonuçları, zararı, iflasları çok ağır oldu. Bunun etkileri de kısa zamanda ortadan kalkmadı. Zamana ihtiyaç var. Biz bu yaşımıza kadar olan birikim ve tecrübelerimiz ile direndik ve direnmeye devam ediyoruz. Çok zorlandık. Bu virüs ortadan kalkacak ama malum bu büyük harp. Bu virüsü üretenler, insanlığın düşmanları, tehditlerini sürdürüyorlar. Ama insanlığın ahlaki duruşu neticesinde buna derman bulma yükümlülüğümüz var. Gönül isterdi ki bu aşı Türkiye’de üretilsin. Türkiye’nin, sermayesi akla ve bilime dayanan, üretim üssü haline gelmesi gerekiyor. Üretim olmazsa olmaz. Bu ülkedeki herkesin bir şey üretmesi gerekiyor. Bulgaristan’dan saman almak yakışmıyor değil mi? Allah bize bu coğrafyada birçok nimeti vermiş. Bunları değerlendirerek kendi kendine yeten, aklı ve bilimi yol haritası haline getiren bir ülke olmak zorundayız. Geçmişte yaşanmış olaylardan ders çıkarmalıyız. Çin’den ürün alıp burada satmayla bir yere varamazsınız.”

“ANADOLU İNSANI AYAKTA KALMAK ZORUNDA”

“Kazakistan’a Ruslar, Doğu Türkistan’a Çinliler, Karabağ’a Ermeniler çökmek istiyor. Azerbaycan ve Libya’da güzel işler yapıldı. Ege’de hakların korunması gerekiyor. Bizim inanç kültürümüz, bütün dünyaya ışık olmuştur ama çağı yakalayamadık. Sorunları uzmanları ile çözmek gerekiyor. Eğitimin sorununu eğitimcilerle, keza ekonomiyi ekonomistlerle… Anadolu çiftçisinin şu anda eker olması lazım, hayvan yetiştirir olması lazım. Çiftçinin her türlü desteklenmesi ve ayakta tutulması gerekiyor. İstanbul’da bu işleri yapıyorum ama Gümüşhane’de benim de kurucusu olduğum bir kooperatif ile koyun yetiştiriciliği yapacağız. İnsanın kendi köyünde ve çevresi ile yükümlülüklerini yerine getirmesiyle başlar her şey.”

“BİZ BUNLARI 12 EYLÜL ÖNCESİNDE YAŞADIK”

-Yerli aşı gelirse, bakış açınız nasıl olur?

“Keşke olsa. Yerli aşı mı, ithal aşı mı diye sorulsa, ben yerli derim. Birçok ilaç bugün ithal geliyor. Derdin dermanının ithali, yerlisi olmaz aslında. Bunun hesabını yapmak yanlıştır. Derman üretebiliyorsanız, aşı üretebiliyorsanız o başka. Türkiye’nin sağlık alanında saygın bir yeri vardır. Ama bunun gündelik siyasetten ayrı tutulması gerekiyor. Boğaziçi’nde yaşananlar gibi. Onun bilim adamlığından bir şey olmaz. Bir insan katilse yeri hapishanedir. Üniversitenin sorunlarını kendine maske yaparak kendini gizleyemez. Biz bunları 12 Eylül öncesinde yaşadık. Boğaziçi, ODTÜ, terör örgütlerinin üssü gibiydi. Dünyada ilk 500 üniversite arasında Türk üniversitesi yoksa bunu da siyasete bağlamanın bir anlamı yok. Biz bunları kendine dert edinmiş insanlarız. Allah’tan böyle insanlar var.” 

“İNSAN BAYRAĞIN, VATANIN KIYMETİNİ BİLMELİDİR”

-Türk milletine ve Ümraniyeliler’e iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

“Söylediğim gibi 32 senedir buradayız. 4 kez milletvekili adayı, 5 kez belediye başkan adayı oldum. MHP İlçe Başkanlığı yaptım. Herkes bilir, bir siyasi duruşumuz vardır ama biz insanları severiz. Partili insanlar bile birbirini satar. Ama ister Müslüman ister gayrimüslim olsun, insanların inanç hürriyeti olmazsa olmazdır. Sonuna kadar doğrunun yanındayız. Bana ‘Zazayım’ diyen kadar Zazayım, ‘Boşnak’ım’ diyen kadar Boşnak’ım, ‘Türkmen’im’ diyen kadar Türkmen’im… Bunun adı Türk milletidir. Herkesin kökeni farklı olabilir ama Atatürk çok güzel ifade etmiş. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ demiş. ‘Sen şusun, sen busun’ demek, kimsenin haddine değildir. Tamamen ilkelliktir. Bu milletin bir adı var. Selçuklu’ydu Osmanlı oldu, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti devleti. Mezhep siyaseti yapanları, etnik siyaset yapanları tarihin çöp sepetine atıyoruz. Bizim, etnik değerlerden daha üstün, bizi biz yapan değerlerimiz vardır. İnsan bayrağın, vatanın kıymetini bilmelidir.”

“DİN VE DİLLE ALAKASI YOK, BU BİR FOLKLOR”

“Bir Hakkarili aynı zamanda Edirneli’dir. Bu laflar fasa fiso değildir. Bu ülkenin sorunları da etnik değildir. Böl-parçala-yönet diyenlerin hedefidir. Kendini dünyanın efendisi olarak görenlere karşı kenetlenmemiz gerekiyor. Farklılıklarımızı, zenginlik olarak kabul etmeliyiz. Aramızdaki duvarları yıkma zamanıdır. Herkes bu nimetin farkına varacak. Bir sofra kurduk. Bu sofrada Arnavut ciğeri var, Kürt böreği var, Gümüşhane Siron’u var, Türkmen böreği var… Bu bir folklor, bunun dinle, dille alakası yok. Bu sofra bozulursa bu nimetlerin hiçbiri yenmez. Terör örgütlerine destek vererek, kendi bindiğin dalı kesersin. Şu anda tarikatlar, cemaatler var. Dini bütün olanlara can kurban ama fetö gibi olanları millet ayırt edecek. İstanbul dört yıl boyunca işgal altında kaldı. Peki İstanbul’un adını Konstantiniye’den kim çevirdi? Atatürk. Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk’e yapılan din maskeli düşmanlık, bunu ancak fetö gibiler yapar. Bizim bakışımız, ferasetimiz böyle, hainliği her yerde ayıracağız. Allah, Türk milletini korusun; birliğimizi, beraberliğimizi bozmasın.”

 

Yorum Yazın

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz

Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.

Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yukarıdaki alan boş bırakılamaz
Yorumlar
Yeniden eskiye
Eskiden yeniye
Öne çıkanlar

Bu habere hiç yorum yapılmamış... İlk yorum yapan sen ol.